uzman klinik psikolog sabiha ışık 05333738123
sabihaisik@outlook.com
Uzun ve Mutlu İlişkilerin Sırları
25/02/2022 Uzun ve Mutlu
İlişkilerin Sırları 1) Özel Alan: Siz bir elmanın iki yarısı
değilsiniz, siz başlı başına bir elmasınız. Yani bir bireysiniz. İlişkinin
içerisinde de böyle kalmanız sizin faydanıza olacaktır. Birbirinize özel
alanlar ve zamanlar tanımak ilişkinin ömrünü uzatabilmek için yapmanız gereken
en önemli şeydir. Çünkü ne kadar iç içe girer ve ne kadar özel alanlarınızdan
feragat ederseniz bir süre sonra ilişkinin içerisinde kendinizi o kadar
özgürlüğünüz kısıtlanmış ve hapsolmuş gibi hissedersiniz. Bu da ilişkinizin
ömrünün kısa olmasına neden olur. O yüzden kıskançlık, birbirinizi kısıtlama ya
da birbiriniz dışında vakit geçirmeme gibi şeylerden kaçının. Birbirinize doğru
efektif özel alanlar ve zamanlar tanıyın. 2) Tartışma: Bizim ilişkilerde en çok kaçtığımız
şeylerden bir tanesidir. Ama aynı zamanda uzmanlara göre ilişkinin ömrünü de
uzatan şeylerden biridir tartışma. Tabii ki sürekli tartışmak değil ama
tartışmadan kaçmayın. Çünkü tartıştığınız zaman pasif agresif olmazsınız,
içinizde herhangi bir rahatsızlığınızı tutmazsınız ve bir şeyleri içinizde
biriktirip bir anda karşınızdakini kıracak şekilde söylemektense o anda rahat
bir şekilde doğru bir iletişimle söyleyebilmek ve etkin bir tartışma yöntemi
bulmak ilişkinizin ve de aranızdaki iletişimin ömrünü uzatır. 3) Gizem, Heyecan: Hani ilişkinin en başında o tatlı,
flörtöz, heyecanlı gidişat yavaş yavaş yok olmaya başlayacaktır. Çünkü uzun
ilişkinin kurallarından bir tanesi de ne yazık ki budur. Ama bunu alt
edebilmenizin en önemli yolu o gizemli, heyecanlı, o tutkulu halinizi hala
devamettirebiliyor olmanızdır. Bunun için de yapmanız gereken flört
zamanlarında yaptığınız şeyleri hatırlayın. Unutmayın o artık bir şeyler
yapmıyor olabilir ama aynı zamanda bu sizin de bir şeyler yapmadığınız anlamına
gelir. Onun için, çabalarsanız, flörtleşmeye başlarsanız, buluştuğunuz yerlerde
sanki en baştan tanışıyormuş gibi ya da ilk zamanlarınız gibi davranırsanız ve
flörtleşmeyi, iltifat etmeyi, birbirinize güzel şeyler söylemeyi ve motive
etmeyi bırakmazsanız hiçbir zaman ilişkinin heyecanını kaybetmezsiniz. 4) 3 Yıl Sorunu: Her ilişkinin mutlaka başına gelen
olay ne yazık ki. Her 3 yılda bir ilişkilerin %89’u mutlaka ayrılık aşamalarına
geliyorlar ama eğer ki bu 3 yıl sorununu atlatırsa ilişkiler %65 ihtimalle 7
yılın üzerine çıkıyor. Yani 3. Yılınıza geldiğinizde kavgalar başladıysa ve
birbirimizden bezdik artık kendi özgür alanlarımıza gidelim gibi tartışmalara
girdiyseniz korkmayın. 3 yıl sorunu içerisinde olduğunuzu unutmayın.
Atlatırsanız ilişkinizin uzun olacağını aklınızdan çıkarmayın. 5) Paylaşım: Paylaşım hem kurduğunuz arkadaşlık
ilişkilerinde, hem kurduğunuz iş ilişkilerinde ve en önemlisi kurduğunuz ikili
romantik ilişkilerde en dikkat etmeniz gereken şeydir. Uzun bir ilişkide o
derinlemesine paylaşımlara çoktan gireceğiniz için o paylaşımları doğru zamanda
yapmanız ve içinizde tutmuyor olmanız gereklidir. Dürüst, samimi ve içten
paylaşımlar yapmak hem ömrünüzü uzatır, hem de aynı zamanda ilişkinin ömrünü
uzatır. Yani partneriniz ile birlikte içinizden gelen o iyi ya da kötü her şeyi
paylaşmayı ihmal etmeyin. Üzüldüğünüzde, sevindiğinizde ya da onunla ilgili
herhangi bir şey düşündüğünüzde mutlaka ona söyleyin. 6) Planlama: Tabii ki uzun bir ilişkinin
içerisine girdiğiniz zaman eninde sonunda birbirinize yeteri kadar vakit
ayıramadığınız zamanlar gelecek. Ama burada yapmanız gereken en önemli şey
kendinize bir buluşma tarihi belirlemek ve bunu takvime kaydetmek. Çünkü uzun
ilişkilerde en önemli ve en çok ilişkiyi yıpratan şey yeterince ve kaliteli
vakit geçirememektir. Kaliteli vakit geçirmenin en önemli yolu da ne zaman
buluşacağınızı, nasıl buluşacağınızı ve o buluşmayı nasıl yöneteceğinizi iyi
bilmektir. Nasıl ki herhangi bir iş için takvime kayıt yapıyorsanız ilişki
içerisinde de bu şekilde özen göstermelisiniz. Bunu yapmak sizi hem buluşmaya
motive der hem de buluşmanın o flört zamanlarında gibi heyecanlı ve güzel
geçmesine neden olur. 7) Değişik yerler: Bir ilişkinin en güzel, en pamuklara
sarılmış, en bulunan atmosferden uzaklaşmış, sanki hiçbir şey yaşanmamış ve
ilişkiye yeni başlamışsınız gibi geçirdiğiniz yer aslında tatildir. Tatil sizi
bulunduğunuz atmosferden ve insanlardan uzaklaştırdığı için sanki her şeye
sanki en baştan başlamışsınız gibi hissettirir. Aynı zamanda beyin görmediği ve
bilmediği bir yere gittiği zaman dopamin ve seratonin salgılar. Buda sizin
birlikte güzel ve mutlu vakit geçirmenize neden olur. O yüzden tatilleri de
aynı şekilde planlarımızın içerisine dahil etmeyi ihmal etmeyin. 8) Güven: Güven çok zor inşa yapılan ama çok
hızlı bir şekilde kırılabilen hassas bir kase gibidir. O kase sizin ilişkinizi içinde istediği kadar
tutabilir. Siz onu kırmadığınız sürece. Güveni kıran en önemli şey verdiğiniz
sözleri tutmamanızdır. Çünkü verdiğiniz bir sözü tutmadığınız zaman karşıdaki
insan vereceğiniz bütün sözleri de tutmayacağınızı varsayar ve ne yazık ki cam
bir kez çatladı mı onu tekrar yapıştırmak gerçekten çok zordur. O yüzden
tutamayacağınız bir söz varsa hiç vermeyin. Bu sözü sana veremem deyin. Ama bir
söz verdiyseniz de arkasında durun ve sahip çıkın. Çünkü söze sahip çıkmak
karşınızdaki kişinin güvenine de sahip çıkmaktır. 9) Empati: Söylenilmesi ne kadar klişe ve ne
kadar tüketilmiş bir kelime olsa da aslında empati bir ilişkinin temel
taşlarından birdir. Biri hakkında karar vermeden önce, biri hakkında herhangi
bir düşüncenizi söylemeden önce, ona herhangi bir tartışma sırasında bir
ithamda bulunmadan önce Kızılderili atasözüne göre; onun ayakkabılarını giyip
en azından 3 kere gün doğup batana kadar beklemeniz lazım. Klinik Psikolog Sabiha
IŞIK |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
Göç’ün Psikolojisi ve Sosyolojisi - 21/06/2022 |
Uluslararası göç; bir ülkeden bir ülkeye belirli bir süre yaşamak için taşınmak olarak adlandırabiliriz. Göç konusunu sebeplerine göre ayıracak olursak eğer; 1) ekonomik göç yani iş için göç edenler: Eskiden Avrupa mavi yakalı göçmen ararken |
Otizm nedir? - 10/06/2022 |
Yaygın gelişimsel bozukluk başlığı altında otizm, asperger sendromu, çocuğun dezintegratif bozukluğu (Heller sendromu), başka türlü adlandırılamayan yaygın gelişimsel bozukluk yer alı |
Çocuklara “Hayır”ı Öğretmek, Çocuklara Hayır Diyebilmek - 31/05/2022 |
Ne zaman çocuklara “hayır” diyoruz? Ne zaman “dur” diyoruz? Acaba bu hayır’lar bizim hayır’larımız mı yoksa olması gereken hayır’lar mı? Çocukların cezalandırılmaları ile ilgili süreçlerde bazen hayır diyerek, ses tonumuzu da arttırarak yapmaması g |
İstediğini ağlayarak yaptırmaya çalışan çocuğa nasıl davranmalıyız? Ödül ve pekiştireç yöntemi nası - 24/05/2022 |
Bebek doğduğu andan itibaren ağlamaya başlar. Konuşamadığı için acıktığında, bir yeri ağrıdığında, tuvaleti geldiğinde, herhangi bir rahatsızlık durumu yaşadığında kendini başka türlü ifade edemeyeceği için ağlar. Ağladığında anne gider ve bir sor |
Çocukların psikolojik açıdan önemli gelişim dönemleri - 17/05/2022 |
Çocukların en hızlı büyüyüp geliştikleri dönemdir. Fizyolojik olarak çocuğun kas ve motor gelişimi git gide ilerleme kaydetmektedir. Zihni berraktır. Dışarıdan ne gelirse zihnine alır. Bu hızlı gelişim döneminde de aile olarak onun gelişimine ciddi |
Psikolojik Desteğe İhtiyaç Duyan Bir Yakınınıza Nasıl Yaklaşmalısınız? Onları terapiye yönlendirme - 10/05/2022 |
Kişinin yakınına nasıl davranacağı yakının psikolojik dinamiğine, yaşadığı sorununa, sizin kişiyle yakınlık seviyenize göre çokça değişebilir. Fakat bu videoda biraz daha genel olarak kişilerden ve yaşadıkları sorunlardan bağımsız olarak sorunlar ya |
Evliliklerde ve ilişkilerde geçmişe takılıp kalmaktan nasıl kurtulursunuz? - 10/05/2022 |
Bir insan neden geçmişe takılıp kalır? İçinde bir kızgınlık olabilir, söyleyemedikleri olabilir. Yani içeride işlenememiş, dile getirilememiş duygular, istekler ve ihtiyaçlar olabilir. Aslında kişinin istediği sürekli geçmişe takılıp kalmak değil, e |
Anksiyete (Kaygı) Bozukluğu - 26/04/2022 |
Nüfusun %3’lük bir kesiminde stres hiçbir zaman ortadan kaybolmaz. Bu kişilerde stres, anksiyete yani kaygı olarak yorumlanır. Bu kaygı zaman içinde kötüleşerek göğüs ağrılarına ve kabuslara yol açabilir. Hatta evden çıkmak bile istemezsiniz. Kaygıl |
Hangi durumlarda psikoloğa gidilir? Psikoloğa gitmeli miyim? Psikoterapiste gitmen gerektiğini nas - 19/04/2022 |
Yaşadığın sıkıntıların nedenlerini anlamak, bunlara çözüm bulmak için belki de youtube’dan birçok video izliyorsun, kitaplar okuyorsun ve kafanda bazı şeyler şekilleniyor. Bende bir şeyler var galiba diye düşünebilirsin. Psikoterapi almakta kararsız |
Devamı |