İnsan mutluluk için özveride bulunur. Kendi mutluluğu için başkasının mutluluğunu hiçe saymak bireysel mutluluk getirse bile, sosyal bir travmayı da beraberinde getirir. Mutluluk herkes için olursa anlamını bulur. Fakat herkesin mutluluğunu sağlamak da bireyin gücünün üstündedir. Mutluluğu insanın kendisi dışında araması, çıkmaz bir sokakta yol aramaya benzetilebilir. Bireysel mutluluk nerededir sorusundan önce mutluluk nasıl elde edilir sorusunu sormamız gerekir. Başarı mutluluk getirir mi? Para mutluluk kaynağı mıdır? Refah düzeyi arttıkça mutluluk da artar mı?

Yaşam döngüsü açısından bakıldığında insanlar X-Y-Z kuşağı olarak ayrılır. Yaşı kemale ermiş tecrübeli senior olan kesim X kuşağı olurken olgunluk çağına gelmiş kariyer basamaklarını birer birer tırmanan kesim olarak Y kuşağını, gençlik heyecanını yaşayan hayal dünyasında olup, sermayeye dair erişimini henüz tamamlayamamış, kariyer yatırımının peşinde koşan dinamik bir kesimi de Z kuşağı temsil eder.

Son yıllarda yapılan bir araştırmada Y kuşağına “Yaşamdan beklentileri nedir?” diye sorulmuş. Cevapların %80’i ‘ekonomik yeterlilik ve yaşamsal refahın ulaşılması için gerekli olan parasal değerler’ cevabını vermiş. %50’lik bir dilim de meşhur olmak şeklinde cevaplamış. Halbuki Y kuşağı hayatın ta kendisidir. Toplumun şekil aldığı, üretimin kaynağı olan bir kitledir. Onların yaşamdan beklentileri sağlıklı ve mutlu bir ömür olması gerekirken onlar ev sahibi olma, iyi bir işe, iyi bir eşe, güzel bir kariyere, iyi bir araç sahibi olma, bol seyahatli, lüks otellerde konaklama vb hususları hedeflemektedirler. Aynı soru için, bundan yıllar önce başlayıp 75 yıl süren uzun soluklu bir araştırmada cevap aranmış. Harvard Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde 724 kişi ile başlayan mutluluk araştırması, 60 kişi hayatta kalıncaya kadar devam etmiş. Araştırmada aranan somut soru; “İnsanların yaşamları boyunca sağlıklı ve mutlu eden şey nedir?” Sonuç olarak çıkan husus; ne para ne makam ne de kariyerin verdiği haz olmuş. İnsanları sağlıklı ve mutlu eden şeyin; oldukça iyi, samimi bir sosyal ilişkilerin varlığı olduğu ortaya çıkmıştır.

Çevreden beklenen huzur, insana huzur yerine ızdırap getirir. Çevre şartları ne olursa olsun insan, iç kaynaklarını keşfederse kendisi huzurunu bulacaktır. Kendini keşfeden pozitif kaynaklarını bulmuş olur. İnsan inancıyla kurgusunu oluşturur. Kurgu ise kişiye mutluluk da getirir huzursuzluk da getirir. İnancıyla huzuru bulan birey, sarayda da olsa mutludur, zindanda da olsa mutludur. İnanç kurgusu sağlam olmayan birey, tüm varlıklara sahip olsa, bir dediği iki olmasa, hatta saraylarda günleri seyran olsa bile mutluluğu yakalaması mümkün değildir.

Kendini keşif, bu arayıştaki en önemli kesişim noktasıdır. Kişinin kendini keşfetmesi hem iç dünyası hem de sosyal çevresinden kendine bakışla mümkündür. Sadece tek bir yönden özü idrak etmek eksik kalacaktır. Ölçülebilir değerler yargısıyla kişi öz varlığını derecelendirmeye tabi tutulmalıdır. Ölçülmeyen her türlü yargı soyuttur subjektiftir ve aldatıcıdır. İç dünyasında bulunan kendine ait değerler ölçülmezse birey bencil, kompleksli, özgüven varlığı yada yokluğu ile silik bir varlık olur. Kendi bile farkında olmaz. Dış değerler ölçülmezse, çevrenin verdiği yargılarla; birey, yine bencil, çevreye karşı duyarsız, özgüven patlaması yaşayabileceği gibi tam tersi kimliksiz, özgüveni olmayan, korumaya muhtaç, kendi başına karar veremeyen biri olabilir.

Her iki kişilik durumunda da birey huzursuz ve mutsuz olur. Tek çıkış yolu denge mevhumudur. Çaba ve gayretleri ile denge sağlanamıyorsa, kişisel SWOT analizi ile durum tespiti ardından da bireysel Gamification uygulamasıyla kişinin kendini kontrol etmesi ve tanıyarak özündeki cevheri keşfetmesi sağlanır.

Mutlu ve sağlıklı uzun bir ömür, herkesin hakkıdır.  

http://t.me/yasamkoclugu