Sosyolog Merve Ege tel 0505 767 5885
mervegeee@outlook.com
-TOPLUM VE TÜKETİM AŞIKLARI-
30/01/2018
-TOPLUM VE TÜKETİM AŞIKLARI- Postmodernizmin ve kapitalizmin politikalarının sonucu olarak ortaya çıkan tüketim çılgınlığı,bir salgın hastalık gibi ilerleyerek,bireysel olmaktan çıkıp küresel bir boyut kazanmıştır.Kapitalist ve postmodernist dünyanın empoze etmiş olduğu “hızlı yaşa ve hızlı tüket”mesajı toplumları gereksinimleri çerçevesinde tüketen toplumlardan tüketim toplumlarına dönüştürmüştür. Sosyolog Jean Baudrillard’a göre;”Gerçek ihtiyaçlar ile sahte ihtiyaçlar arasındaki ayrımın ortadan kalktığı tüketim toplumunda birey,tüketim mallarını satın almanın ve bunları sergilemenin toplumsal bir ayrıcalık ve prestij getirdiğine inanır.İnsan bu süreçte bir yandan kendini toplumsal olarak diğerlerinden ayırt ettiğine inanırken,bir yandan da tüketim toplumuyla bütünleşir.”Dolayısıyla tüketmek birey için bir zorunluluğa dönüşür.İnsani ilişkiler yerini maddelerle ilişkiye bırakır.Artık geçerli ahlak,tüketim etkinliğinin ta kendisidir. Tüketim çılgınlığı içerisinde,birey kendine maddelerden bir dünya yaratır.Bu dünya artık onun egolarını tatmin etmeye çalıştığı,mutlu olmaya ve arzularına ulaşmaya çalıştığı,sözde prestij ve imaj sağlayabildiği aldatıcı pembe bulutlar görünümde siyah bir buluttan ibarettir.Birey,farkında olmadan bu tüketim hastalığı içerisinde kendisini de tüketmeye başlamıştır. Zygmunt Bauman’a göre;Tüketim toplumunun en belirgin özelliği akışkanlıktır.Bir nesneden başka bir nesneye,bir arzudan başka bir arzuya geçiş ve bireyin baştan çıkarılma durumu olarak nitelendirilebilir. Günümüz toplumu tüketim arzusunun zirvelere ulaştığı tüketim toplumudur.Medya,reklamlar ve teknoloji yardımı ile bireylere eksik olduğu gizli mesajlarla empoze edilir.Bu eksikliğin çözümünü yine kendisi sunar ve bireyleri hızlı bir tüketime yönlendirir. Tıpkı fil ve avcıları hikayesi gibi... Filler çok geniş vadilerde yaşasalar bile,her gün kullandıkları yoldan gidip gelirlermiş.Fil avcıları da,fillerin geçeceği yolu derince kazarlar,üzerini ince bir tabakayla örterler ve o yoldan geçen filin düşmesini sağlarlarmış.Fil avcıları siyah elbiseler içerisinde,yüzleri maskeli olarak gelir,çukurda çırpınan fili kırbaçla dövmeye başlarlarmış.Birkaç gün hiç yiyecek vermezler,fili aç bırakırlarmış.Birkaç gün sonra aynı avcılar,beyaz elbiseler içerisinde,filin sevdiği yiyeceklerle gelirler ve filin karnını doyururlar,yüzünü okşarlarmış.Bu aldatmaca birkaç gün devam eder fili köleleştirip ölünceye kadar işlerinde kullanırlarmış. Bizi de avlıyorlar! Burada her gün aynı yoldan geçen filler biz bireyler... Önce tuzağa düşürüp sonra sözde yardıma gelen avcılarda postmodernist ve kapitalist sistemin ta kendisidir.Bu bir psikolojik savaş yöntemidir. Sonuç mu? Modern dünyanın tüketen köleleri! |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
İNTİHAR - 09/10/2018 |
İNTİHAR |
DUYGUSAL EMEK - 02/06/2018 |
Küreselleşme ile birlikte bir çok alanda yeni yönetim politikaları ortaya çıkmıştır.B |
BİR KADIN BİR HAYAT - - 11/03/2018 |
’Şiddet yetersiz kimsenin son durağıdır.”(Isaac Asimov) Kadına yönelik şiddet bu yetersizliğin ve acizliğin en acı ürünlerinden biridir.Hem kentsel hem |
-YALNIZLIĞA YOLCULUK- - 17/02/2018 |
Ah ne çok şey yazılmış yalnızlığa, ne çok sözler söylenmiş... |
- GEL(MEY) İN ÇOCUKLAR - - 06/01/2018 |
Türk toplumunun kanayan yaralarından Biride çocuk gelin meselesidir İslam öncesi Cahiliye döneminde yaygın olan adetlerden biri kız çocuklarının diri diri toprağa gömülmesiydi B |